'2019' 'Temmuz' blog yazısı

Üç tarafı teras bahçesi ile çevrili yeşil ofis, yapılı çevrede yaşayan insanların doğa ile bağlantısını artırmayı amaçlayan biyofilik tasarım yapılarak yenilendi.

Bugün yaşadığımız betonlaşmış şehirlerde ihtiyacımız olan doğaya yabancılaştık. Biyofilik tasarımın amacı insanları doğaya yakınlaştıran, doğa ile iç içe yaşıyormuş hissi veren mekanlar yaratmaktır.

Enerjisini güneşten alan, yağmur suyu hasadı yapılan ve doğal havalandırma sistemine sahip şebekeden bağımsız ev ağaç evlerden esinlendi.

Dünyada ABD’nin yüzölçümü kadar bir alanın (0.9 milyar hektar) ormanlaştırılması halinde atmosferdeki CO2 oranı düşürülür ve iklim sistemi korunabilir.

Neredeyse tamamen geri dönüştürülmüş mantar tıpa atıklarından yapılmış bu karbon-nötr evin yapısal formu Harran evleri gibi antik taş yapıların yeniden yorumlanmasına dayanıyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Çevresel Göstergeler raporuna göre, havamız ve sularımız çok kirli, su kıtlığı kapıda, tarım zehiri kullanımı arttı, ormanlarımız ve endemik türlerimiz yok oluyor.

Emekliliklerinde birlikte yaşayan 4 kadın arkadaşın anlatıldığı “Altın Kızlar” dizisini hatırlıyor musunuz? Gerçek hayatta da aynısını yapan 7 kız arkadaş var.

Yüzyıllar öncesinden gelen kentsel tasarımlarında Leonardo da Vinci, ideal şehrin merdivenlerle bağlantılı birkaç kat inşa edilmesini istedi.

Denizin beş metre altındaki sualtı restoranı “Under” deniz yaşamı için bir araştırma merkezi olarak da işlev görüyor.

Mimari tasarım şirketin ürettiği ve pazarladığı tüm ürünlerde aktardığı değerleri gösteriyor: ekoloji, sürdürülebilirlik, kalite ve tazelik.