Ekonomik ve çevresel değerleri göz önüne alındığında, yeşil binalar dünya çapında ivme kazanıyor. İşte 11 yeşil bina trendi.
İnşaat sektörü kaynak yoğun bir sanayidir.
Şimdiye kadar, gezegenimizdeki doğal kaynakların miktarı sınırsız gibi görünüyordu. Ama değil!
Bugün, karbon salınımlarını kesmemiz, enerji ve kaynak kullanımını sınırlamamız, plastik kullanımını azaltmamız veya bırakmamız ve yeşil alanları mümkün olduğunca arttırmamız gerekiyor.
Ekonomik ve çevresel değerleri göz önüne alındığında, yeşil binalar dünya çapında ivme kazanıyor.
Son on yılda, yeşil inşaat projeleri için uluslararası pazarın dikkate değer bir hızla büyüdüğü görülüyor ve önümüzdeki yıllarda da büyümeye devam etmesi bekleniyor. Bu eğilim, ABD ve Avrupa ülkeleri gibi dünyanın ekonomik açıdan zengin bölgelerinde değil aynı zamanda gelişmekte olan ekonomilerde de görülüyor.
Aşağıda en iyi 11 yeşil bina trendini listeledik.
Net sıfır enerjili binalar, yıllık elektrik tüketimini kendi ürettikleri yenilenebilir enerjiden sağlayan binalardır. Böylelikle yapı sektöründe fosil yakıt kullanımını azaltırlar.
Yenilenebilir enerji teknolojilerinin maliyetleri azaldıkça ve fosil yakıtların maliyetleri arttıkça, sıfır enerjiye ulaşmak iddialı ama giderek daha da başarılabilir bir hedef olacaktır.
Yapı endüstrisi, ekonominin lokomotifidir ancak çevre üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
İnşaat sektörü büyüklüğü nedeniyle, en büyük enerji, malzeme kaynakları ve su kullanıcılarından biridir ve büyük bir kirleticidir. Bu nedenle, bu sektörün kaynak kullanımını en aza indirmesi ve mümkün olduğunca enerji verimli olması özellikle önemlidir.Enerji verimliliği, temel olarak daha azıyla daha fazlasını elde etmek anlamına gelir.
Örneğin, inşaatta kullanılan malzemelerin seçimi, bina kabuğunun iyi yalıtılması, bir binanın enerji tüketimini ve iklimlendirme yüklerini azaltmak için önemlidir.
Gün ışığı, doğal havalandırma, bitki örtüsü ile çevre düzenlemesi gibi pasif enerji tasarımlarının kullanılması, bir binadaki klima kullanımı ve yapay aydınlatma için tüketilen enerjide önemli bir düşüş sağlar.
Yenilenebilir enerji bugünlerde yalnızca dağıtım ve maliyetler açısından değil, kamuoyu ve popülerlik açısından da bir ivme kazandı.
Yenilenebilir enerjinin maliyeti, birkaç yıl içinde fosil yakıtların kullanımından daha ucuz olacak şekilde hızla düşüyor. Bu da güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynakların kullanımını artıracaktır.
Doğal su kaynakları hızla tükeniyor. Bütün dünya şu anda büyük bir su krizi kenarında duruyor. Bu nedenle, su tasarrufu yapmak ve su kaynaklarımızı korumak zorundayız.
İnşaat sektörü, suyun en büyük tüketicilerinden biridir. Binaları işletmek için kullanılan su aynı zamanda ulusal su tüketiminin önemli bir bileşenidir.
Bu nedenle, ultra düşük akışlı tuvaletler ve pisuarlar, susuz pisuarlar, düşük akışlı lavabolar, düşük akışlı duş başlıkları ve su tasarruflu bulaşık makineleri ve çamaşır makineleri gibi su verimli tesisat armatürleri kullanma talebi artmaktadır.
Tuvalet ve sulama için yağmur suyu hasadı ve el yıkama gibi faaliyetlerle üretilen geri dönüştürülmüş gri su kullanmak dünyanın birçok bölgesinde insanlar tarafından benimsenen bir eğilimdir.
Doğadan ilham alan fikirlerle ilgili bir kavram olan biyomimikri, temel olarak canlılardan çözüm üreten, ürün ve malzemelerin tasarımını ifade eder.
Biyomimikri, sürdürülebilir bina tasarımı için gerekli olan yapısal verimlilik, su verimliliği, sıfır atık sistemler ve enerji temini için geniş bir çözüm yelpazesi sunmaktadır.
Kaktüslere dayalı izolasyonu veya sulak alanlar gibi çalışan atık su arıtmayı düşünün. Ya da daha iyisi, tasarımları küçük bir böceğin, termitin çalışmasından ilham alan binalar hakkında konuşalım.
Dışarıdaki geniş sıcaklık dalgalanmalarına rağmen içeride sabit bir sıcaklığı koruyan, inşaatçının boyutuna göre ölçüldüğünde gezegenimizdeki en yüksek yapıları inşa eden termitler, doğanın en başarılı inşaatçılarındandır.
Termitlerden ilham alan mimar Mick Pearce iki bina tasarladı; Zimbabwe’deki Eastgate Binası ve Avustralya'daki Council House 2 Binası. Her ikisi de bir binanın doğal yolla nasıl havalandırılabileceğinin ve soğutulabileceğinin klasik bir örneğidir.
Çevrecilerin çoğu, atıktan elde edilen enerjinin, tamamen yenilenebilir enerji sistemleri gelene kadar en iyi geçiş teknolojisi olduğu konusunda hemfikirdir.
Atıktan enerji üretim tesislerinde geri dönüştürülemeyen katı atıklar yakılarak enerji geri kazanılıyor.
Akıllı bina, ısıtma, soğutma, havalandırma, aydınlatma, güvenlik gibi sistemleri kontrol ederek bir binanın performansını optimize etmek için otomatikleştirilmiş işlemlerden yararlanan bir yapıdır.
Akıllı bir bina, sensörler, ölçüm cihazları ve kontrol cihazları kullanılarak, çeşitli fonksiyon ve hizmetlere göre veri toplayabilmekte ve bunları yönetebilmektedir.
Böylece bir binanın performansını iyileştirmesinin yanı sıra bina sahiplerinin, operatörlerin ve yöneticilerin çevresel etkilerini en aza indirgemektedir.
Fosil yakıtlar gibi yenilenemeyen enerji kaynakları gezegen için giderek daha güvenilmez ve sağlıksız hale gelmiştir. Daha çeşitli ve kompleks enerji üretimi sistemleri, bina sahiplerinin enerji kaynakları için yeni yollar aramaları için fırsatlar yaratmaktadır.
Hem mevcut hem de yeni binaların, yenilenebilir enerji kaynakları ve akıllı enerji sistemleri ile inşa edilmeleri gerekir. Dağıtılmış enerji sistemlerinin entegrasyonu ile binalar tam olarak bunu başarabilir.
Her geçen yıl kasırgaların, fırtınaların, kuraklıkların, sıcak dalgaların, soğuk havaların ve taşkınların giderek daha yoğun yaşanmasıyla birlikte, iklim krizinin gerçekliği yüzümüze vuruyor.
Kötü haber şu ki, iklim değiştikçe aşırı hava olaylarının daha yaygın hale gelmesi bekleniyor. Ancak mevcut binaların çoğu bizi aşırı hava koşullarından değil sadece hava koşullarından korumak için donatıldı.
İklim değişikliğine karşı dayanıklı binalar bugünün ihtiyacıdır.
Bu nedenle, mimar ve mühendisler, aşırı hava değişikliklerine karşı dayanıklı olmaları için yeni binaların tasarım ve yapımında önlem almalıdır.
Medeniyet, yapılar inşa etmek için büyük ölçüde betona dayanmakla birlikte, karbon ayak izi mimarları ve mühendisleri alternatif yapı malzemelerine bakmaya yönlendirmiştir.
Dünyada alternatif inşaat malzemelerine ilgide bir artış oldu ve hem dayanıklı hem de daha düşük çevresel etkiye sahip olan bu tür malzemelerde hızlı bir büyüme görülüyor.
Örneğin, bambu yüzyıllardır geleneksel bir yapı malzemesi olarak kullanılmış ve son zamanlarda yeşil binalarda sürdürülebilirliği için popülerlik kazanmıştır. Bambu, kolay bir şekilde yetiştirilip toplandığı için uygun maliyetli bir yapı malzemesidir ve sürdürülebilir bir yapı malzemesi kaynağıdır.
Ayrıca geri dönüştürülmüş plastik dayanıklı ve uzun ömürlü bir yapı malzemesidir.
Artan plastik kirliliği krizi doğal çevreyi tehdit ederken, araştırmacılar geri dönüştürülmüş plastik içeren beton yaratmak için çalışıyorlar. Bu da madencilik ve yeni inşaat malzemesi bileşenlerinin çıkarılmasını azaltan bir faktör olacaktır.
10- Düşük yayınımlı pencereler
Yaz aylarında güneş ışınlarını engellemek ve kışın sıcağı içeride tutmak için metalik oksit kaplı düşük yayınımlı pencereler de popülerlik kazanıyor. Bu pencereler, binaların ısıtma ve soğutma maliyetlerini önemli ölçüde azaltma potansiyeline sahiptir.
Şeffaf güneş enerjili paneller, tente, giydirme cam cephe veya çatı ışıklıkları olarak da kullanılabilir. Bunlar, pasif gölgeleme gibi ek mimari faydalar sağlarken doğrudan güneş ışığına erişimi artırıyor.
11- Serin çatılar
Ümit vaad eden bir diğer yenilik ise güneş ışığını yansıtan, yansıtıcı boya ve karolardan yapılmış serin çatılardır.
Serin çatılar yüksek seviyede güneş yansıtma ve ısı yayma özelliğine sahiptir ve kentsel ortamlarda, özellikle kurak bölgelerde ısı adası etkisinin azaltılmasına yardımcı olmaktadır.
Kaynak: gbrionline + ecomena + ecolution
Fotoğraflar: unsplash.com
Editor - yesilodak.com