“Doğanın kendi evrimi içinde bir sonraki gün aynen mevcut olabilen enerji kaynağı” olarak tanımlanan yenilenebilir enerji kaynakları, hidro, jeotermal, güneş, rüzgar, odun, bitki artıkları, biyokütle, gel-git ve dalga olarak kabul edilmektedir.
Kaçınılmaz olarak: Yenilenebilir Enerji
Ülkemizi değerlendirmeden önce Avrupa, Asya Kıtası ve yakın komşularımıza bakmakta fayda var. Orta Avrupa ülkemize göre çok daha az güneşten yararlanmasına rağmen, başta Almanya olmak üzere güneş enerjisine çok büyük yatırımlar yapmaktadır ve güneş tarlalarının en büyük destekçisi olma yolundadır. İran kendi topraklarında çıkan doğalgazı, dönüşüm santrallerinde elektriğe çevirerek ve nükleer araştırmalar yaparak bu sorunu aşıyor. Rusya, doğalgaz dönüşüm santralleri kullanıyor.
Arap Yarımadası, bugüne kadar bütün enerji ihtiyacını ithal etmekteydi ancak artık uyandılar ve güneş tarlalarına çok büyük yatırım yapmayı hedefliyorlar. Uzakdoğu’yu incelediğimizde, başta Çin ve Güney Kore olmak üzere büyüyen ekonomiler, hem her türlü enerji kaynağına başvurmakta, hem de bu kaynakların çalıştıracağı tesislerin ve araçların üreticisi olma çabasındadır.
Türkiye Cumhuriyeti temel olarak üç yolla elektrik üretmektedir. Hidroelektrik santralleri (HES), termik santraller ve doğalgaz dönüşüm santralleri. Fakat bunlar enerji ihtiyacını karşılayamadığı için, Türkiye enerjide dışa bağımlı bir ülke haline gelmiştir ve bundan kurtulmanın tek yolu da yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Yenilenebilir enerji kaynakları açısından oldukça zengin bir bölgede yer alan Türkiye, yapılacak düzenlemeler ve teşviklerle çevre dostu ve ucuz enerji üretimini artırmalıdır. Ancak, yatırım, üretim ve tüketim maliyetlerinin yüksekliğinin yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılmasının önündeki en büyük engel olduğu görülmektedir. Yerli üretimin artırılması, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, dışa bağımlılığın azaltılması ayrıca çevreye daha az zarar verilmesi amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılması teşvik edilmeli enerji kaynaklarımıza yönelik yatırımlar desteklenmelidir.
Hidroelektrik Santralleri:
Kurulumu çok zaman alan, çok büyük alana ve su kaynağına ihtiyaç duyan ve yüksek maliyetli projelerdir. Bu dezavantajlarına rağmen son derece çevreci bir çözümdür, süreklilik arz eder ve büyük bir enerji üretim kaynağıdır. Ülkemiz HES yapımından vazgeçmedi ve “Mikro HES” projeleriyle bir adım ileriye taşıyarak daha az maliyetli, kurulumu kolay çözüme kavuştu.
Termik Santraller:
Artık çağ dışı olarak bakılmakta olan bu santraller, taş kömürünün yakılması suretiyle elektrik üretir ve son derece fazla karbon emisyonu ortaya çıkartır, ayrıca sadece yüksek kalorili kömürle çalışması ve bu kömürün fiyatı da ayrı bir sorundur.
Doğalgaz Dönüşüm Santralleri:
Burada en büyük sorun, doğalgaz ihtiyacımızın Rusya ve İran’dan karşılanması nedeniyle tamamen dışa bağımlı olmamızdır. Doğalgazın metreküp fiyatının, birçok nedenden dolayı yükselebilmesi, karlılığı ortadan kaldırmaktadır. Karbon emisyonu olduğu için çevreci değildir.
Geleceğin Enerji Üretim Kaynakları
Jeotermal Enerji:
Yer kabuğunun işletilebilir derinliklerinde birikmiş olan ısının meydana getirdiği bir enerji türüdür. Yeraltına sızan sular burada gözenekli ve geçirimli özellikleri bulunan hazne kayalarda toplanır. Hazne kayalar üstünde geçirimsiz örtü kayalar vardır. Isı, yerkabuğundaki kırık veya çatlaklarda dolaşan sular vasıtasıyla yeryüzüne aktarılır.
Eğer yerkabuğunda doğal su dolaşımını sağlayacak yeterli kırık yoksa ve ısı birikimi tespit edilirse, oluşturulacak yapay kırıklardan dolaştırılacak akışkanlardan enerji elde edilmesi mümkündür. Jeotermal enerji alanları, etkin depremlerin olduğu tektonik bakımdan aktif olan genç volkanların bulunduğu kuşaklardır. Yeryüzüne ulaşan buhar ve sıcak suyun içerdiği enerjiden ya doğrudan ya da başka enerji türlerine dönüştürülerek yaralanılmaktadır.
Jeotermal enerji kaynağı doğaldır; üretimde kullanılan ikincil madde freon yada hidrokarbon olmadıkça, doğaya zarar verme riski yoktur, ancak belirli yerlerde kurulabilir ve tesis maliyetleri yüksektir.
Rüzgar Enerjisi:
Havanın hızlı yer değiştirmesi ile içindeki parçacıkların hareketi de hızlı olur. Havanın bu özelliğini kinetik enerjiye dönüştürme işlemine Rüzgar Enerjisi adı verilir. Rüzgar enerjisinden elektrik üreten merkezlere de Rüzgar Santrali denir. Bir arazi yada deniz üzerine kurulan rüzgar dönüşüm santrallerine rüzgar çiftliği denir.
Son derece çevrecidir; yapılan yaıtrımlar sayesinde verimli ve maliyeti düşen bir kaynak haline gelmiştir ve gelişmektedir. Evlerimizde kullanabileceğimiz kadar yaygın hale gelmiştir.Yerel ve ulusal yatırımlar sayesinde gelecekte en çok tercih edilen kaynak olması beklenmektedir. Dezavantaj olarak ise kanatları döndürecek güçte ve kesintisiz rüzgar enerjisine ihtiyaç duyar.
Güneş Enerjisi:
Bildiğimiz en büyük ve sınırsız enerji kaynağının bizlere sunduğu diğer bir yararlanma yöntemidir. Temelde güneş panellerinin ısı yada ışıktan elektrik enerjisi üretmesi olarak görülebilir. Bu alanda fotovoltaik düzenek ve termik düzenekler ile güneş elektriği üretmek için çok ciddi yatırımlar yapılmaktadır. Devletler ulusal yatırım olarak, büyük özel şirketler ise sınırsız iş sahası olarak gördükleri için, dev güneş tarlaları kurmaktadır. Ayrıca devletler halkı bilinçlendirerek ve teşvik ederek yerel ve kişisel yatırımları desteklemektedir.
Doğaya hiçbir zararı yoktur yani mükemmel denecek kadar çevreci bir yöntemdir. Yapılan yatırımlar ve araştırmalar sayesinde, teknolojisi ve verimliliği hızla gelişmektedir. Diğer kaynaklara kıyasla, teorik olarak ışık alan her yüzey enerji üretimine potansiyel kaynaktır bu nedenle çok hızlı yaygınlaşmaktadır. Tek sorun, günümüz teknolojisi hala yeterli seviyede olmadığı için, üretim maliyeti çok yüksek, verimliliği düşüktür ve bu duruma bağlı olarak amortisman süresi uzundur (10-25 sene)
Kaynak: power.gen.tr
Editor - yesilodak.com