Gene sular altındayız! Son bir kaç gündür duyduğumuz, okuduğumuz ve yaşadığımız, her sağanak yağmurun peşinden gelen sel haberlerini ne yazık ki normal karşılıyoruz. Sanki kaderimizmiş gibi…
Sağanak yağmur sel oldu, Bartın'ı denize sürükledi.
Zonguldak'ta köprüyü sel aldı, bir çok hane mahsur kaldı.
Kastamonu'nun Cide ilçesinde sel ve heyelanlar nedeniyle çok sayıda bina çöktü..
Bunlar son bir kaç gündür duyduğumuz, okuduğumuz haber başlıkları…Her sağanak yağmur yağınca peşinden gelen sel haberlerini ne yazık ki normal karşılıyoruz. Sanki kaderimizmiş gibi…
Üçte ikisi su ile kaplı olan dünyamızın en büyük felaketlerinden birisi olan, büyük hasara ve ölümlere neden olan sellerin büyük bir çoğunluğu insan hatalarından kaynaklanmaktadır.
Cumhuriyetin başında zengin ormanlarla kaplı olan Anadolu’da, aşırı faydalanmalar, tarla açma, yakacak olarak kullanım, orman yangınları ve uygulanan yanlış politikalar yüzünden, günümüzde yarısından fazlası bozuk yapıda olan sadece 20.2 milyon hektar orman alanı kaldı.
Ormansızlaşma sonucu hem toprak kaybedilmekte, hem de her şiddetli yağıştan sonra ülkemizin pek çok yerinde can ve mal kayıplarına neden olan sel, heyelan ve çığ olayları ile karşılaşmaktayız.
Ülkemizde yamaçların daha dik, yağış miktarının daha fazla olduğu Karadeniz sellerin ve heyelanların en sık görüldüğü bölgedir.
Ormanların insanlar tarafından bilinçsizce yok edilmesi, doğal hayata ve yaban hayvanlarına ciddi zarar veriyor ve sayısız afetlere yol açıyor. Ağaçsız kalan toprak erozyona uğruyor. Ülkemizde son yıllarda plansız ve bilinçsiz yerleşimler ile yanlış arazi kullanımı sonucu sel felaketi çok fazla yaşanmaktadır, ölüm sayısı ve maddi zararlar hızla artmaktadır.
Sel baskınları ve taşkınlardan korunmak için her şeyden önce, doğal bitki örtüsünü, özellikle de ormanları korumalıyız ve binlerce yıllık doğal ormanların sahip olduğu çeşitliliğe sahip olmasa da, insanlar olarak yok ettiğimiz ormanları telafi etmek için, ağaçlandırma çalışmaları yapılması gerekir.
Çünkü ağaçlar, yağmurun hızını keser ve yağmur sularının toprağa sızmasını sağlar. Böylece sular toprağın yüzünde birikmez ve sel oluşumuna yol açmaz. Ayrıca dere yataklarına yerleşim yapmamak, eğimli arazilere sekiler yapmak ve yamaçları ağaçlandırmak sel ve heyelan için alınacak bazı önlemlerdir.
Unutmayalım ki doğayı yok etmek hayatı yok etmektir ve insan eliyle oluşturulan hiçbir ağaçlandırma, asla doğal olanın yerini tutamaz.
Resim: robinwood.de
Editor - yesilodak.com