Çevre haberlerinin merkezindeki küresel ısınma ve iklim değişikliği kavramları sık sık birbirinin yerine kullanılıyor. Oysa aralarında önemli bir fark var: Küresel ısınma, neden; iklim değişikliği, sonuç.
Küresel ısınma, insan faaliyetleri sonucunda Dünya’nın ortalama sıcaklığının artmasıdır. İklim değişikliği ise bu artışın yol açtığı uzun vadeli etkilerin —fırtınalar, kuraklıklar, buzulların erimesi, ekosistemlerin bozulması— genel adıdır. Yani biri neden, diğeri sonuçtur.
Dünya’nın yüzey sıcaklığının artışı, sanayi devriminden bu yana hızlandı. Kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların yakılması, atmosferdeki karbondioksit oranını rekor düzeye çıkardı. Bu gazlar, ısıyı hapseden bir “battaniye” gibi davranıyor. Sonuç: 1880’den bu yana küresel ortalama sıcaklık 1,1°C arttı.
1856’da Eunice Foote, karbondioksitin güneş ışığını emdiğini keşfetti. Bu, günümüzün “sera etkisi” kavramının temelini oluşturdu. Bugün bilim insanları, bu etkinin insan kaynaklı emisyonlarla kontrolsüz biçimde güçlendiğini vurguluyor.
Küresel ısınma yalnızca sıcaklık artışı değil; aynı zamanda iklim sisteminin tüm dengesini bozuyor. İklim, uzun dönemli hava koşulları ortalamasıdır. Küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişiklikleri uzun vadeli etkiler yaratmaktadır — ve bu etkiler artık gelecekte değil, bugün açıkça görülmektedir. En belirgin olanı hava olaylarındaki değişikliklerdir, ancak ekosistemlerdeki daha ince değişimler de ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Kuraklıklar daha uzun sürüyor, fırtınalar daha yıkıcı hale geliyor, orman yangınları ve seller sıklaşıyor. Dünya Meteoroloji Örgütü’ne göre, son 50 yıldaki doğal afetlerin yarısı iklim kaynaklı. Isınan ve asitleşen okyanuslar mercan resiflerini yok ediyor. Kutuplarda buzullar eriyor, türler yok oluyor, ormanlar karbon tutma kapasitesini kaybediyor. Bu zincirleme süreç, bilim insanlarının “iklimsel devrilme noktası” dediği geri dönüşsüz eşiğe yaklaştığımızı gösteriyor.
Bugün artık “küresel ısınma var mı?” sorusu değil, “İnsanlık buna ne yapacak?” sorusu tartışılıyor. Yenilenebilir enerjiye geçiş, ormansızlaşmanın durdurulması ve karbon salımının azaltılması artık birer seçenek değil, zorunluluk.
İnsan faaliyetlerinin yol açtığı sıcaklık artışı, doğanın dengesini geri dönülmez biçimde değiştiriyor. Küresel ısınma, doğanın değil insanın yarattığı bir krizdir. Ve çözümü yine insanın elindedir. Gezegenin geleceği, bugünkü tercihlerimize bağlı.
Editor - yesilodak.com