TMMOB Çevre Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan 2017 yılına ilişkin İstanbul Çevre Durum Raporu açıklandı. Bu yılki raporda İstanbul’da yaşayan ya da İstanbul’a yolu düşen herkesin ilk fark ettiği İstanbul sorununa dikkat çekilmiş; İnşaat, Yapılaşma ve Ekolojik Yıkım.
Rapora göre İstanbul, son on yılda önce kültür sanat merkezlerini, sonra yeşil alanlarını, sonra da çok sesliliğini kaybetmiştir ve kentsel dönüşümle birlikte hatırasını yitirmiştir. Şehir doğal yaşam alanlarının bulunduğu Kuzey’e doğru genişlemiş, yitirilen ormanlar şehri nefessiz bırakmıştır.
Her yeni proje şehrimizde yeni bir yerleşim yerini de beraberinde getirmiştir. Özellikle 3. Köprü ve 3. Havalimanı gibi büyük projelerin yapıldığı yerler İstanbul’un su havzalarının da içinde bulunduğu doğal yaşam alanlarıdır. Proje sahalarının ve proje inşaat çalışmalarının bu ekolojik bölgelere vermiş olduğu zarar ortadayken civardaki doğal alanların koruma altına alınmaması söz konusudur.
İnşaat, Yapılaşma Ve Ekoloji
İstanbul’da son yıllarda kentin turistik bölgeleri de dahil olmak üzere her yerde bir inşaat furyası var. 3. Köprü ve 3. Havalimanı inşaatı, metro inşası ve yol yapım çalışmaları, kentsel dönüşüm ve altyapı çalışmaları, ormansızlaştırılan bölgelerde kurulan yeni yerleşim yerleri, kent merkezine yerleştirilen devasa iş merkezleri, gökdelenler, rezidanslar bunlardan başlıcaları. Bu çalışmaların çoğu yanlış uygulama sonucu bir çok çevrebilimle ilgili ve de sosyolojik probleme neden oluyor.
Kabaca bir inşaatın ne gibi olumsuz etkileri olabileceğine bakacak olursak; gürültü, hava kirliliği, hafriyat problemi, asbest, ormanlık alanlar ve tarım alanlarına etkisi, doğadaki diğer canlılara olumsuz etkisi, su kaynaklarına yakınlığına göre suları kirletme riski, altyapı eksikliğinden kaynaklanabilecek çeşitli problemler sıralanabilir. Bir bölgeye herhangi bir proje yapılacağı zaman proje bazı çevre kriterlerine tabi tutulmalı, denetlenmeli ve bölgedeki etkisi takip edilmelidir.
Kişi başına düşen yeşil alan miktarı Avrupa standartlarının çok altında olan İstanbul ne yazık ki mevcut yeşil alanlarını da her geçen gün kaybetmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi verilerine göre İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarı %6, yabancı araştırmacıların yaptığı araştırmalara göre ise %2, Ormancılar Derneği’nin söylediği ise %1. Her üç oranda Dünya Sağlık Örgütü’nün minimum olarak kabul ettiği %9 değerinin altında. Dünyadaki büyük şehirlere baktığımızda ise bu oranların hayli yükseldiğini görüyoruz. Örneğin Londra %33 (2013), Roma %34.8 (2014), Madrid %35 (2014), Viyana %44.5 (2014), Moskova %54 (2013) yeşil alan oranına sahip.
Afet Anında İstanbul
İstanbul’daki yapılaşma yoğunluğu sadece ekolojik sorunlarına neden olmuyor, ya da sadece insanları rekreasyon alanlarından mahrum bırakmıyor. Bu durum aynı zamanda afet anında insan yaşamını da riske atıyor. TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun yapmış olduğu çalışmaya göre İstanbul’da deprem sonrası toplanma alanı olarak belirtilen 470 alanın 300’ü imara açılmış durumda.
İstanbul sadece deprem riski altında değildir. Yapılan doğal olmayan doğa müdahaleleriyle denize kıyısı olan bir şehir olan İstanbul’un sel, taşkın gibi sorunlarla da karşı karşıya kalması kaçınılmazdır. Suyun doğal akışını değiştiren, kıyı çizgisi sınırını ihlal eden, her türlü yapılaşma İstanbul’u risk altında bırakmaktadır.
Ulaşım Politikaları Ve Ekoloji
Kent içi ulaşımda, toplu ulaşımın talebi karşılayamaması sonucu özel araç kullanımı artıyor. Özel araç kullanımı ise şehirlerde hava kirliliği, gürültü, trafik, stres, zaman kaybı gibi problemler yaratıyor. Dünya enerjisinin büyük bir kısmını ulaşım araçları tüketiyor. Bu da sera gazı salınımını artırıyor. Bilindiği gibi sera gazları küresel iklim değişikliğinin de temel nedeni.
Nüfus, Göç Ve Ekoloji
Türkiye nüfusunun %18.5’inin ikamet ettiği İstanbul, 14 milyon 804 bin 116 kişi ile Türkiye’nin en çok nüfusa sahip ili. İstanbul’a 2016 yılında 369 bin 582 kişi göç ederken, 440 bin 889 kişi ise İstanbul’dan göç etti. Göç olgusu birçok açıdan, çevresel sonuçlar da dahil olmak üzere, sonuçlar doğuruyor.
İstanbul çarpık kentleşmenin görünür bir şekilde yaşandığı şehirlerin başında geliyor. Çarpık kentleşmenin beraberinde getirdiği en büyük sorun ise altyapı sorunudur. Çevre sağlığı için çarpık kentleşmeye müsaade edilmemeli, imar planı yapılmayan yerler yerleşime açılmamalı, cadde ve sokaklar yeterli genişlikte olmalı, yerleşime açılacak yerlerin mutlaka altyapı sistemi sağlanmalıdır.
Öneriler
Kaynak: cmo.org.tr
Editor - yesilodak.com