Şebekeden bağımsız tuğla evlerin şeklini ağaçların konumu belirledi, böylece inşaat sırasında tek bir ağacın bile kesilmesine gerek kalmadı.
House of the Big Arch olarak adlandırılan ana ev 120 m2, House of the Tall Chimneys olarak adlandırılan konuk evi ise 60 m2 alana sahiptir. 3,3 metre genişliğindeki dar evlerin alışılmadık formu, bir doğa rezervi içindeki, ormanla çevrili ve kumtaşı kayalıklarla çevrili eşsiz konumunun doğrudan bir sonucudur.
Benzersiz çevre dostu evler, doğa sevgisi ve bilgisi olan, çevredeki yoksul gençlere deneyimlerini paylaşarak eğitim vermek için çiftliklerini açan çevreci bir çift için tasarlandı. Manzarada kaybolan evlerin temel konsepti, nehir kenarındaki orman ile kumtaşı uçurum arasında köprü kurarken, yaşam alanını ağaç gölgeliklerine yükseltmek ve orman ağaçları arasında uzanan uzun dar bir bina olarak organize edilmekti.
Şebekeden bağımsız olarak inşa edilen sürdürülebilir evler, elektriğini güneş enerjisi panellerinden, suyu ise yağmur suyu ve gri su depolayarak elde ediyor. Ayrıca pasif tasarım ilkeleri uygulanan evlerde doğal aydınlatma, çapraz havalandırma ve gölgeleme sağlanarak minimum enerji ihtiyacı doğmuştur.
Yapı malzemesi olarak binaların peyzajını bir parçası haline gelmesinde rol oynayan yerel tuğla ve sürdürülebilir şekilde yetiştirilmiş ahşap kullanılmıştır.
Kaynak: archdaily.com + frankiepappas.com + dwell.com
Fotoğraflar: Frankie Pappas, Dook for Visi
Editor - yesilodak.com