Süper yüksek binalar, şehirlerin simgesi haline gelirken teknik sorunları da beraberinde getiriyor: su sızıntıları, asansör arızaları, rüzgar etkisi ve gürültü. Bazı binalar güçlü rüzgârda bir metreye kadar salınıyor.
Güvenlikli asansör gökdelenlerin önünü açtı
1853’te bir adam, New York’taki Dünya Fuarı’nda platformdan kendini boşluğa bıraktı. Kalabalık nefesini tuttu… ama platform düşmedi. Elisha Otis’in güvenlikli asansörü tanıtmasıyla birlikte mimarlık tarihinde yeni bir dönem başladı.
Asansörün icadıyla gökdelenlerin yolu açıldı; 1870 yılında yapıldığında korku ve hayranlık uyandıran 7 katlı Equitable Life Binası ile başlayan yüksek bina dönemi bugün dünyanın en yüksek binası olan 163 katlı Burj Khalifa ile devam ediyor.
Bugün “süper yüksek” kavramı, 300 ila 600 metre arası binaları tanımlıyor.
2019’da, 2000 yılından önceki toplam sayıyı aşacak kadar çok bina inşa edildi. Yarıdan fazlası Çin’de, önemli bir bölümü Birleşik Arap Emirlikleri’nde, fakat New York hâlâ bu trendin öncülerinden biri.
Yaklaşık on yıl önce New York, yabancı yatırımcıların ilgisiyle lüks konutlarda bir patlama yaşadı. İnce ve süper yüksek binalar şehrin silüetine damga vurdu. Ancak bu yapılar gölgeler, rüzgâr tünelleri ve yoğunluk tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Teknik Sorunlar
Lüksün simgesi olarak görülen yükseklik, bugün ciddi sorunlarla anılıyor. Asansör arızaları, su sızıntıları, tesisat problemleri ve gıcırdayan duvarlar bazı binalarda günlük yaşamı zorlaştırıyor. Özellikle yüksek mekanik katlar, su kaçaklarının ve maliyetli tamiratların merkezi haline geldi. Bu katlar, geliştiricilerin daha fazla yükseklik elde etmesine de olanak tanıyor.
Rüzgâr ise en önemli sorunlardan biri.
Bazı binalar güçlü rüzgârlarda bir metreye kadar sallanabiliyor. Bu hareket asansör kablolarını etkileyerek çalışmayı yavaşlatıyor ya da tamamen durdurabiliyor. Ayrıca dairelerde rüzgâr sesi rahatsızlık yaratıyor, bu nedenle ekstra yalıtım çözümleri aranıyor.
Mühendislik Yenilikleri
Modern mühendislik, damperler, denge ağırlıkları ve aerodinamik tasarımlar sayesinde 200 kata yaklaşan yapıları mümkün kılıyor. Ancak uzmanlara göre her bina bir prototip niteliğinde; çünkü 40 katın ötesinde performansı kesin olarak öngörmek zor.
Genel Değerlendirme
Şimdiye kadar süper yüksek binalarda ciddi yapısal sorun rapor edilmedi. Salınımlar bu tür yapılar için normal ve güvenli kabul ediliyor. Endişeler çoğunlukla New York’tan kaynaklanıyor ve tüm binaları kapsamıyor. Bu nedenle sorunların kısmen siyasi, yani denetim ve düzenleme eksikliğinden doğduğu düşünülüyor.
Sonuç olarak, süper yüksek binalar şehirlerin simgesi olmaya devam ediyor. Karşılaşılan zorluklar ise mimarlık ve mühendislik için önemli öğrenme fırsatları sunuyor.
Fotoğraf: Lukas Kloeppel / pexels.com
Editor - yesilodak.com