İzmir’in Gediz Deltası hakkında çalışan 12 akademisyen bir araya gelerek deltanın sorunları ve koruma öncelikleri konusunda çağrıda bulundu.
Gediz Deltası’nda yaşayan canlıların durumlarını, deltaya ve deltada yaşayan canlılara yönelik tehditleri ve çözüm önerileri üzerinde bir çalışma gerçekleştiren 12 akademisyen ve araştırmacı bir rapor yayınladı.
Gediz Deltası barındırdığı biyolojik çeşitlilik ve İzmir gibi bir metropolle iç içe geçmiş olması sebebiyle dünyadaki eşsiz doğal yaşam alanlarından biri.
Türkiye’nin, 2 Şubat 1971 yılında İran’ın Ramsar kentinde imzalanan ve sulak alanların korunmasını ve akılcı kullanımını hedefleyen uluslararası Ramsar Sözlesmesi (Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi) gereğince koruma altına aldığı 14 Ramsar Alanı’ndan biri.
Aynı zamanda doğal ve arkeolojik sit olarak koruma altında. Deltada üreyen tepeli pelikan, flamingo, küçük kerkenez ve karagagalı sumru gibi kuşlar, alanın dünya ölçeğinde önemli bir Önemli Doğa Alanı (ÖDA) ve Önemli Kuş Alanı (ÖKA) olarak kabul edilmesini sağlıyor.
Delta, dünyadaki en büyük flamingo kolonilerinden birine ev sahipliği yapıyor. Kuşların yanı sıra, farklı sürüngen, memeli, çift yaşamlı ve bitki türleri de Gediz Deltası’nda yaşıyor.
Bu türler arasında nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan Akdeniz foku ve Caretta Caretta deniz kaplumbağası da yer alıyor. Öte yandan Gediz Deltası tüm Ege Denizi’ndeki en önemli balık yavrulama ve beslenme alanlarından biri.
8 Şubat’ta yayımlanan sonuç bildirgesine göre UNESCO’nun dört Dünya Doğa Mirası kriterinin tamamını sağlayan Gediz Deltası birçok tehditle karşı karşıya bulunuyor.
Uzmanlar, Gediz Deltası’nın varlığını sürdürebilmesi ve gelecek nesillere hiçbir zarar görmeden aktarılması için alanın koruma derecelerinin güçlendirilmesi ve UNESCO Doğa Mirası ilan edilmesi başta olmak üzere, pek çok konuda ivedi adımlar atılmasını öngörüyor.
Kaynak: cumhuriyet
Editor - yesilodak.com